Gastronomi bilimi ve turizminin dünya çapındaki hızlı gelişimi ile ulusların aralarındaki kültürel alışveriş de oldukça hız kazanmıştır. Kültürel alışverişin bu denli hız kazanması sayesinde ülkelerin kendine ait olan mutfak kültürlerini markalaştırma ihtiyacı doğmuştur. Ülkeler yiyecek ve içeceklerini kendilerine ait bir simge haline getirerek yerel ürünlerini oluşturmuşlardır. Bu durumda gastrodiplomasinin temellerini atmıştır.
Paul Rockower’a göre gastrodiplomasi; kalplere ve zihinlere insanların mideleri aracılığıyla ulaşma yöntemidir. Bu kavram yiyecekler ile kültürel bir alışveriş yapılması temellerine dayanır.
Gastronomi köşemizi ziyaret ederek bu tarz yazılarımıza göz atabilirsiniz.
Gastrodiplomasi Kavramı
Gastronomi ve diplomasi kavramları aslında çok eski tarihlerde de bulunmaktadır. Eski çağlardaki toplumların etkileşim ve iletişiminde yemek baş aktörlerden birisiydi. Yüzyıllar boyunca yiyecek ve baharatlar ilişkiler inşa etmek, var olan ilişkileri güçlendirmek, değişim aracı ve hediye olarak önemli ekonomik ve diplomatik misyon olmuştur.
“Türkiye’nin kebap ve kahvesinin, İtalya’nın pizza ve makarnasının, Fransa’nın kruvasanının, İsviçre’nin çikolatasının gastrodiplomasi kavramı altında kullanılabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?“
University of Gastronomic Sciences profesörlerinden Simone Cinotto gastrodiplomasiden bahsederken: “Bir ülkenin kimliğini daha kabul edilebilir yapan katkılardan biri. Örneğin İtalya’da yemek kimliğimizin bir parçası; bu farkındalık diğer ülkeler için de bir araç haline gelmeye başladı. Peru’yu ele alırsak ülke, petrolden elde ettiği milyonarca doları kendi mutfak kültürünü tanıtmak için yatırım aracı olarak kullandı.” şeklinde açıklıyor.
İsviçre Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı içerisinde olan Alessandra Roversi, yemeklerin sözsüz bir iletişim yöntemi açısından önemine dikkat çekiyor. Yiyecekler insanların kalplerini kazanmak adına yumuşak gücün bir parçası olarak kullanılabiliyor. Karşı tarafta pozitif bir algı oluşturmak ve ülke dışı ilişkileri geliştirmek adına etkili bir yardımcı olabiliyor. Roversi gastrodiplomasinin hafife alınmaması gerektiğini ve tıpkı bir aksesuar gibi kullanılabileceğini savunuyor: “Yemek ekonomiye ve politikaya dahil olabilir, soyut bir fikir değildir. Gastrodiplomasi menşe adlarını korumak, belirli ürünlerin satışını artırarak bir ülkeyi yeme-içme rotası haline getirmek, turizmi desteklemek ve finansal olarak katkı sağlamak için kullanılabilir.“
Culinary Diplomasi ile Farkı
Öncelikle bu terim Türkçe’ye tam çevrilemediği için ülkemizde bu isimle kullanılmaktadır. Gastrodiplomasi ve culinary diplomasi çoğu zaman karıştırılabilir fakat birbirinden ayrı kavramlardır. Gastrodiplomasi daha çok vatandaşlar ve halklar arasında kurulan iletişimi hedeflerken culinary diplomasi daha resmi düzeyde gerçekleşir. Hükümet düzeyinde gerçekleştirilen yemekler, devletlerin ya da uluslararası örgütlerin katıldığı, yer yer organizasyon sahibi ülkenin kendi gücünü ortaya koymak amaçlı yemeği araç olarak kullandığı zirve yemekleri gastrodiplomasiden çok culinary diplomasi örneğidir.
Gastrodiplomasi Örnekleri
PERU, 2006 yılında ortaya koyduğu “Dünya İçin Peru Mutfağı” projesi ile Peru mutfak kültürünü dünya genelinde tanıtmak ve bir marka oluşturmak için büyük çaba göstermiştir. Proje kapsamında yemek etkinlikleri, yemek kitapları, yiyecek ve içecek üreticileri, şefler gibi mutfak kültürü tanıtımında etkili olabilecek birçok organizasyon geliştirerek maddi destekler sağlamıştır. Bu sayede Peru turizmi önemli bir gelişime imza atmıştır. 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre Peru’ya seyahat eden turistlerin yaklaşık olarak %40’ı gastronomi turizmi için seyahatlerini gerçekleştirmiştir. Bu sayede Peru gastronomi turizminde yılda 700 milyon dolarlık gelir sağlamayı başarmıştır.
TAYVAN, 2010 yılında başladığı “Dim Sum Diplomasisi” ve “Hepsi İyi Tatta: Tayvan Lezzetlerinin Tadını Çıkarın” kampanyası ile Tayvan mutfağına ait yemeklerin tanıtılması için çaba sarfetmiştir. Tayvan devleti hem kendi ülkesinde hem de diğer ülkelerde Tayvan mutfak kültürüne sahip 3500 tane restoran açmıştır. Ayrıca yerel şeflerinin uluslararası yarışmalara katılarak yurt dışında Tayvan yemeklerini ön plana çıkarmasını sağlamıştır. Tayvan hükümeti kendi mutfak kültürünü tanıtabilecek yiyecek ve içecek işletmelerini danışmanlık hizmeti verecek Tayvan Yemek Vakfını kurmuştur. Tayvan devleti tüm bu faaliyetlerinde mutfak kültürlerinin küresel alanda tanıtılması için gastrodiplomasi projelerine 34.2 milyon dolar bütçe harcamıştır.
Bugüne kadar dünya çapında yakaladığı başarılara bakıldığında gastrodiplomasi; kamuoyunu oldukça etkileyen, ülke ile ilgili algıları değiştiren, maddi ve manevi kazanımlar sağlayan önemli ve dikkate alınması gereken bir kavramdır.